DramGerilimPsikolojikSavaş

Nuremberg

Kategori: Tarihi Dram, Savaş Suçları, Psikolojik Gerilim
Yayın Tarihi: 30 Ocak 2026 Cuma (Türkiye Vizyonu) / 07 Kasım 2025 (ABD Vizyonu)
Oyuncular: Rami Malek (Douglas Kelley), Russell Crowe (Hermann Göring), Michael Shannon (Robert H. Jackson), Richard E. Grant (Sir David Maxwell-Fyfe), Leo Woodall (Sgt. Howie Triest)
Dil: İngilizce (Orijinal)
Film Süresi: 2 saat 28 dakika (148 dakika)
Yönetmen: James Vanderbilt

 NUREMBERG: Kötülüğün Anatomisi ve Tarihin Yargılanması

“Nuremberg” (Orijinal adı: Nuremberg), II. Dünya Savaşı’nın dehşetinden sonra, insanlık tarihinin en önemli hukuksal hesaplaşması olan Nürnberg Duruşmaları’nı merkeze alan, sarsıcı bir tarihi dram ve psikolojik gerilim filmidir. James Vanderbilt‘in (Daha önce Zodiac ve Truth filmlerinin senaryolarında imzası bulunmaktadır) yazıp yönettiği bu film, Jack El-Hai’nin “The Nazi and the Psychiatrist” (Nazi ve Psikiyatrist) adlı kurgusal olmayan eserine dayanmaktadır.

Film, mahkeme salonunun genel görüntüsünden ziyade, Amerikalı psikiyatrist Douglas Kelley ile Nazi rejiminin en yüksek rütbeli tutsağı olan Hermann Göring arasındaki zihinsel satranç oyununa odaklanarak, kötülüğün doğasını ve bireysel sorumluluğu sorgulamaktadır. Türkiye’de 30 Ocak 2026‘da vizyona girecek olan Nuremberg, başrollerdeki Oscar ödüllü Rami Malek ve Russell Crowe’un (Göring rolünde tanınmaz bir fiziksel dönüşümle) etkileyici performanslarıyla Toronto Uluslararası Film Festivali’nde (TIFF) dört dakikalık ayakta alkışlanma rekoru kırmış, eleştirmenlerden büyük övgü toplamıştır.

Film, Adalet ile İntikam arasındaki hassas çizgiyi araştırırken, modern hukuk sisteminin ve insanlığın en büyük suçlarla yüzleşmesinin nasıl başladığını güçlü bir şekilde gözler önüne sermektedir.

 Konu: Psikiyatrist ve Reichsmarschall Arasındaki Zihinsel Savaş

Nuremberg, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, 1945 yılının sonlarında başlayıp 1946’ya uzanan, Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi etrafında şekillenir. Filmin hikayesi, bu tarihi olayın kamera arkası ve psikolojik cephesine odaklanarak, dram ve gerilimi derinleştirmektedir.

 Douglas Kelley’nin Görevi: Yargılanmaya Uygunluk

Filmin ana karakteri, Amerikalı ordu psikiyatristi Yarbay Douglas Kelley (Rami Malek), Müttefikler tarafından özel bir görevle görevlendirilir: Tutuklu Nazi liderlerinin akıl sağlıklarını ve yargılanmaya uygunluklarını belirlemek. Kelley, bu görevi üstlenirken sadece bir doktor değil, aynı zamanda bu suçluların suçluluk duygusundan yoksun olup olmadıklarını, yaptıklarının ağırlığını kavrayıp kavramadıklarını tespit etmek zorundadır. Bu, Kelley için sadece mesleki bir zorluk değil, aynı zamanda kötülüğün anatomisini anlama takıntısına dönüşecek kişisel bir mücadeledir.

Kelley’nin asıl odak noktası, Adolf Hitler’den sonraki en yüksek rütbeli hayatta kalan Nazi lideri olan eski Reichsmarschall Hermann Göring‘dir (Russell Crowe).

 Hermann Göring ile Psikolojik Düello

Film, Kelley ve Göring arasındaki rahatsız edici ve gergin ilişkiye büyük ölçüde ağırlık vermektedir. Göring, mahkeme önünde büyüleyici, karizmatik ve küstah bir tavır sergilemekte, Müttefikleri ve yargılama sürecini bir şovmenlik oyunu olarak görmekte, hatta kendi eylemlerini İskender gibi tarihi figürlerle karşılaştırmaktadır.

Kelley, Göring’in manipülatif zekası ve oyunculuk yeteneğiyle karşı karşıya kalır. Psikiyatrist, Göring’in gerçek doğasını, pişmanlık duyup duymadığını ve uyuşturucu bağımlılığının mahkemeye uygunluğunu etkileyip etkilemediğini anlamaya çalışırken, ikisi arasında “Kuzuların Sessizliği” filmini anımsatan, zihinsel bir düello başlar. Kelley, bu psikolojik savaşta hem hukukun adaleti sağlamasına yardımcı olmak, hem de kendi ruh sağlığını korumak zorundadır.

 Robert H. Jackson ve Hukukun Zaferi

Hikayenin diğer önemli ayağını, ABD Başsavcısı Robert H. Jackson (Michael Shannon) liderliğindeki uluslararası savcı ekibi oluşturur. Jackson’ın görevi, sadece intikam değil, uluslararası ceza hukukunun temelini atacak adil bir yargılama süreci oluşturmaktır. Filmin bu kısmı, hukukun en vahşi suçlular karşısındaki rolünü ve Jackson’ın Göring’in kibirli maskesini düşürme çabasını göstermektedir. Richard E. Grant’in canlandırdığı İngiliz savcı Sir David Maxwell-Fyfe de bu hukuk ekibinin önemli bir parçasıdır.

Nuremberg, izleyiciyi mahkeme salonunun içine götürerek, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gibi kavramların ilk kez hukuki olarak tanımlandığı bu tarihi anın gerilimini ve önemini yaşatmaktadır.

Yönetmenlik, Oyuncular ve Eleştirmenlerin Gözünden “Nuremberg”

James Vanderbilt’in Nuremberg‘ü, sadece tarihi gerçeklere sadık kalmakla kalmayıp, aynı zamanda iki büyük oyuncunun çarpışan performanslarıyla psikolojik derinlik kazanan bir gerilim olmayı başarıyor.

 Yönetmen James Vanderbilt’in Vizyonu

Vanderbilt, Nuremberg‘ü yönetirken, daha önceki senaryo çalışmalarıyla kanıtladığı gibi, gerçeğin peşine düşme temasını başarıyla sürdürmüştür. Eleştirmenler, filmin “şık” ve “hızlı tempolu” bir yapıya sahip olduğunu belirtirken, Vanderbilt’in tarihi dramı eski usul bir eğlence paketi içinde sunduğunu vurgulamaktadır. Yönetmen, bir yandan mahkeme salonu draması ve neo-noir gerilim öğeleri kullanırken, diğer yandan Holokost’a ait gerçek görüntüleri göstererek, izleyicinin ve sanıkların yüzleşmek zorunda olduğu dehşetin ağırlığını göz ardı etmemiştir. Vanderbilt, filmi “adalet ve intikam arasındaki kırılgan sınırları” keşfeden bir eser olarak tanımlamaktadır.

 Rami Malek ve Russell Crowe’un Çarpışan Güç Gösterisi

Filmin en çok öne çıkan yönü, şüphesiz Russell Crowe ve Rami Malek’in karşılıklı oyunculuk düellosudur.

  • Russell Crowe (Hermann Göring): Crowe, Göring rolü için büyük bir fiziksel dönüşüm geçirmiş ve karakteri büyüleyici, arsız, narsist ve oyuncu bir kötü adam olarak tasvir etmiştir. Eleştirmenler, Crowe’un bu ‘büyük’ rolü canlandırmadaki yeteneğini övmüş, Göring’in kibirli tavırlarını ve manipülatif zekasını ürkütücü bir gerçeklikle yansıttığını belirtmiştir.
  • Rami Malek (Douglas Kelley): Malek’in canlandırdığı Kelley, zekasıyla öne çıkan, ancak Göring’in karizması karşısında kendi benliğini ve etik sınırlarını sorgulamaya başlayan bir figürdür. Malek, karakterin soğuk kanlılığını, zihinsel oyunlara olan yatkınlığını ve zamanla artan gerginliğini ustalıkla sergilemektedir. Film, büyük ölçüde bu iki figürün kameralar önündeki ve arkasındaki zeka mücadelesine dayanmaktadır.

 Eleştirel Perspektifler ve Tarihsel Ağırlık

Nuremberg, genel olarak heyecan verici bir gerilim ve güçlü bir oyuncu kadrosu nedeniyle olumlu eleştiriler almıştır. Ancak bazı eleştirmenler, filmin Göring ve Kelley’nin narsisist zeka oyunlarına çok odaklanarak, tarihi olayın ciddiyetini ve mağdurların acısını yüzeysel bırakma riskine girdiğini de belirtmiştir. Öte yandan, filmin kötülüğün nasıl ‘sıradan’ insanların eylemi haline geldiğini ve adaletin hukuki bir süreçle nasıl sağlanabileceğini göstermesi, günümüzdeki otoriterizm ve siyasi kutuplaşma bağlamında hala acil ve önemli bir hikaye olarak görülmektedir.

Nuremberg, II. Dünya Savaşı’nın dehşetini unutturmamak, hukukun gücünü kutlamak ve bireysel sorumluluk kavramını yeniden sorgulatmak için sinemaya güçlü bir dönüş yapmaktadır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu