The Drama

 The Drama: Zendaya ve Robert Pattinson ile İlişkilerin Karanlık Labirenti

Sinema dünyasında bazı projeler duyurulduğu andan itibaren “olay” statüsüne erişir. “The Drama” da tam olarak böyle bir yapım. Hollywood’un son yıllardaki en parlak ve en çok aranan iki yıldızı Zendaya ve Robert Pattinson‘ı aynı karede buluşturan bu film, sadece oyuncu kadrosuyla değil, arkasındaki yaratıcı ekiple de 2026 yılının en merak edilen işlerinden biri olmaya aday. Bağımsız sinemanın kalesi A24‘ün yapımcılığını üstlendiği ve Dream Scenario (Rüya Senaryosu) ile Sick of Myself (İlgi Manyağı) filmleriyle modern toplumun absürtlüklerini hicvetmekte ustalaşan Kristoffer Borgli‘nin yazıp yönettiği “The Drama”, romantik bir hikayeden çok daha fazlasını, ilişkilerin perde arkasındaki kaosu vadediyor.

3 Nisan 2026 tarihinde vizyona girmesi planlanan film, klasik “evlilik öncesi kriz” temasını alıp, Borgli’nin tekinsiz ve mizahi süzgecinden geçirerek izleyiciye sunacak. Beklenmedik sırların, modern ilişkilerin kırılganlığının ve “mükemmel çift” imajının altındaki çatlakların incelendiği bu yapım, şimdiden ödül sezonlarının favorisi olarak gösteriliyor.

 Filmin Konusu: Düğün Arifesinde Ortaya Çıkan Beklenmedik Sırlar

“The Drama”, dışarıdan bakıldığında kusursuz görünen, ancak içten içe kaynayan bir volkanı andıran bir ilişkinin anatomisini çıkarıyor.

 Büyük Gün ve Büyük Beklentiler

Hikaye, birbirini çok seven ve hayatlarını birleştirmek için gün sayan bir çiftin etrafında şekilleniyor. Düğün hazırlıkları, sadece bir törenin organizasyonu değil, aynı zamanda çiftin toplum önündeki “biz” kimliğinin de inşasıdır. Her şeyin mükemmel olması gereken bu süreçte, stres, heyecan ve beklentiler iç içe geçmiştir. Zendaya ve Robert Pattinson’ın canlandırdığı karakterler (isimleri henüz resmi olarak lansmanda öne çıkarılmasa da), modern zamanın ideal çifti portresini çizerken, izleyici bu mükemmelliğin altında bir şeylerin ters gideceğini en başından hissedecektir.

 Sırların Ağırlığı ve Kriz

Filmin dönüm noktası, düğüne çok az bir zaman kala ortaya çıkan beklenmedik sırlar ile başlar. Bu sırlar, basit birer yalan değil, karakterlerin birbirlerini gerçekten tanıyıp tanımadıklarını sorgulamalarına neden olacak türden varoluşsal krizleri tetikler. Kristoffer Borgli’nin senaryolarında genellikle gördüğümüz gibi; bu sırlar muhtemelen narsisizm, geçmiş kimlikler veya toplumdaki statü arayışıyla ilgili karanlık gerçekleri barındırıyor olabilir. Çift, kendilerini sadece ilişkilerini değil, kendi benliklerini de sorguladıkları büyük bir krizin ortasında bulur. “Evlenirsek her şey düzelir mi?” sorusu, yerini “Yanındaki yabancı kim?” sorusuna bırakır.

Oyuncu Kadrosu: İki Dev Yıldızın Buluşması

“The Drama”nın en büyük kozu şüphesiz ki başrol oyuncuları. Her ikisi de kariyerlerinin zirvesinde olan bu isimler, filme devasa bir çekim gücü katıyor.

 Zendaya: Bir İkonun Olgunluk Dönemi

Euphoria ile televizyon tarihine geçen, Dune ve Challengers ile sinemada rüştünü ispatlayan Zendaya, bu filmde romantik ve dramatik yönü ağır basan, ancak psikolojik derinliği yüksek bir karaktere hayat veriyor. Zendaya’nın, karakterin içsel çöküşünü ve dışarıya karşı oynadığı “mutlu gelin” rolü arasındaki çelişkiyi yansıtmadaki ustalığı, filmin duygusal merkezini oluşturacak. 2026 yılı, Zendaya’nın sadece bir gençlik idolü değil, aynı zamanda karakter oyunculuğunda da bir marka olduğunu kanıtlayacağı yıl olacak.

 Robert Pattinson: Bağımsız Sinemanın Prensi

Alacakaranlık serisinden sonra kariyerini radikal bir şekilde değiştirerek The Lighthouse, Good Time ve The Batman gibi projelerle inanılmaz bir çeşitlilik sunan Robert Pattinson, bu filmde Zendaya’nın partneri olarak karşımıza çıkıyor. Pattinson, genellikle tekinsiz, hafif nevrotik ve öngörülemez karakterleri canlandırmayı sever. Kristoffer Borgli’nin sinemasında Pattinson’ın bu “tuhaf” enerjisinin, romantik bir kalıp içinde nasıl eritileceği en büyük merak konusu. Pattinson’ın canlandıracağı damat adayı, muhtemelen klasik romantik jönlerden çok daha karmaşık ve kusurlu bir yapıya sahip olacak.

 Yan Roller: Alana Haim ve Mamoudou Athie

Paul Thomas Anderson’ın Licorice Pizza filmiyle sinemaya muazzam bir giriş yapan müzisyen ve oyuncu Alana Haim, filmin kadrosuna katılan bir diğer önemli isim. Haim’in doğal ve filtresiz oyunculuğu, filmin gerçekçilik tonuna büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca Archive 81 ve Jurassic World serilerinden tanıdığımız Mamoudou Athie de kadroda yer alarak hikayenin derinleşmesine yardımcı olacak kilit bir karakteri üstleniyor.

 Yönetmen Vizyonu: Kristoffer Borgli ve A24 Faktörü

Bir filmin arkasında A24 logosunu ve yönetmen koltuğunda Kristoffer Borgli ismini gördüğünüzde, bunun sıradan bir romantik film olmayacağını bilirsiniz.

Borgli’nin Tarzı: “Dream Scenario”dan “The Drama”ya

Norveçli yönetmen Kristoffer Borgli, Sick of Myself filminde narsisizmi ve ilgi bağımlılığını bedensel korku öğeleriyle, Nicolas Cage’li Dream Scenario filminde ise şöhret kültürünü rüyalar üzerinden hicvetmişti. Borgli, modern insanın “görünme” ve “onaylanma” arzusunu en iyi analiz eden yönetmenlerden biri. “The Drama”da da, evlilik kurumunu ve düğün endüstrisini benzer bir satirik bakış açısıyla ele alması bekleniyor. Film, romantik olmaktan ziyade, ilişkilerin “performans” kısmına odaklanan bir kara komedi-dram kırması olabilir. Yönetmen, izleyiciyi güldürürken aynı zamanda rahatsız etmeyi seven bir üsluba sahip.

 A24 ve “Yetişkin” İçerik

Haberlerde filmin “18+” (R-Rated) olabileceğine dair ipuçları yer alıyor. Bu da filmin, ilişkilerin cinsellik, psikolojik şiddet veya dil kullanımı gibi daha sert ve gerçekçi yönlerini sansürsüz bir şekilde ele alacağını gösteriyor. A24, Past Lives gibi naif aşk hikayelerini de, Midsommar gibi ilişki temalı korku filmlerini de başarıyla sunan bir stüdyo. “The Drama”, bu iki ucun arasında, modern ve yetişkin bir ton yakalamayı hedefliyor.

Beklentiler 

2026 yılının sinema takviminde parlayan bir yıldız gibi duran “The Drama”, sadece Zendaya ve Robert Pattinson hayranları için değil, nitelikli sinema arayan herkes için büyük bir vaat taşıyor.

Filmden beklentimiz; klasik, ağdalı bir aşk hikayesi değil. Aksine; günümüz ilişkilerinin sosyal medya, beklentiler ve kişisel hırslar altında nasıl ezildiğini gösteren, zaman zaman komik ama özünde trajik bir yüzleşme hikayesi. Zendaya ve Pattinson’ın ekran kimyası, Borgli’nin zekice yazılmış diyaloglarıyla birleştiğinde, ortaya Marriage Story ile The Lobster arasında bir yerde duran, unutulmaz bir modern klasik çıkabilir.

3 Nisan 2026’da sinema salonlarına girdiğimizde, sadece bir düğün hikayesi değil, insan doğasının en savunmasız anlarına tanıklık edeceğimiz bir “drama” bizi bekliyor olacak.