Bana Karanlığını Anlat

| Kategori: | Dram, Psikolojik Gerilim |
| Yayın Tarihi: | 23 Eylül 2022 |
| Oyuncular: | Aslıhan Gürbüz (Nermin), Serpil Gül, Yasemin Szawlowski, Mehmet Yılmaz Ak, Ersin Arıcı (Veli Tanyeli) |
| Dil: | Türkçe |
| Film Süresi: | 1 Saat 25 Dakika (85 dakika) |
| Yönetmen: | Gizem Kızıl |
Bana Karanlığını Anlat: Gasilhanede Bir Yüzleşme ve Özgürleşme Ritüeli
Genç yönetmen Gizem Kızıl’ın hem senaryosunu kaleme aldığı hem de yönetmenliğini üstlendiği ilk uzun metraj filmi “Bana Karanlığını Anlat”, Türk sinemasına radikal, tek mekanda geçen ve yoğun bir psikolojik dram olarak damgasını vurmuştur. Prömiyerini önemli festivallerde yaparak dikkatleri üzerine çeken ve başrol oyuncusu Aslıhan Gürbüz’e Altın Koza Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü getiren bu yapım, Türk toplumunda kadının varoluş mücadelesine, aile içi şiddete ve ataerkinin baskısına cesur ve sarsıcı bir bakış açısı sunar.
23 Eylül 2022 tarihinde vizyona giren film, alışılagelmiş dramatik yapıların dışına çıkarak, izleyicisini huzursuz edici ve klostrofobik bir atmosfere, yani bir gasilhaneye davet eder. Bu soğuk, karanlık ve ölümün kokusunun sindiği mekan, ana karakter Nermin için bir hesaplaşma alanına, adeta bir arınma ritüeli sahnesine dönüşür. Bana Karanlığını Anlat, sadece bir ölümün ardından yaşananları değil, aynı zamanda yıllarca süren mutsuz bir evliliğin ve kadının içine hapsolduğu mutsuzluğun dökümü niteliğindedir. Film, eleştirel incelemelerde feminizm ve toplumsal cinsiyet olgularını ele alış biçimiyle övgü toplamış, eril söylemin tahakkümünden kurtarılmış bir kadın temsili sunma çabasıyla öne çıkmıştır.
Konu: Mutsuz Bir Evliliğin Sona Ermesi ve Dirilişin Başlangıcı
Bana Karanlığını Anlat‘ın merkezinde, kocasının ölümüyle hem kederi hem de beklediği özgürlüğü aynı anda tadan bir kadının, Nermin‘in hikayesi yatar.
Gasilhanede Açığa Çıkan Sırlar
Film, Veli Tanyeli‘nin geçirdiği kalp krizi sonucu aniden ölümüyle başlar. Veli’nin cenaze işlemlerinin yapılması için gasilhaneye getirilmesiyle birlikte, Nermin’in (Aslıhan Gürbüz) yıllarca içine attığı öfke, pişmanlık ve nefret su yüzüne çıkmaya başlar. Yönetmen Gizem Kızıl, hikayenin bu kritik anını, Veli’nin kalp krizi geçirdiği açılış sekansında Nermin’in tepkisizliğiyle çarpıcı bir şekilde başlatır. Nermin’in, kocasına ilaçlarını vermemekte gösterdiği bu soğukkanlılık, onun tükenmişliğini ve evlilik boyunca yaşadığı baskı ve şiddetin bir sonucudur.
Gasilhane, bir yandan Veli’nin fiziksel olarak temizlendiği, yıkanıp kefenlendiği bir mekanken, diğer yandan Nermin’in psikolojik olarak arındığı bir alana dönüşür. Nermin, kocasının ölü bedeni başında, ona yıllarca söyleyemediği her şeyi haykırarak, adeta yıllarca hapsedildiği mutsuz evliliğinin ve geçmiş yılların hesaplaşmasını yapar.
Üç Kuşak Kadın ve Ataerkil Baskı
Filmin tek mekanda geçmesine rağmen dinamik kalmasını sağlayan şey, gasilhaneye toplanan aile bireyleri ve yakın çevredir. Bu kişiler üzerinden, Türk toplumundaki ataerkil sarmal ve kadınlar arası çatışmalar gözler önüne serilir.
- Kayınvalide (Serpil Gül): Kendi ailesinden çektiği baskıları ve toplumsal cinsiyet rollerini benimsemiş bir figür olarak, Nermin’i sürekli “istenmeyen gelin” konumuna iter. Gelin-kaynana diyalogları, kadının kadın üzerindeki şiddetini ve eril zihniyetin kadınlar tarafından sürdürülmesini gösterir.
- Komşu Kızı/Kuma Adayı (Yasemin Szawlowski): Daha genç bir kuşaktan gelen ve farklı bir baskı altında (üvey babadan kaçış) olan bu karakter, Nermin’in tam tersi bir yaşam tercihi yapma potansiyelini simgeler.
- Erkek Figürler: Filmde yer alan Veli’nin kardeşi, dayısı ve imam gibi erkek karakterler, genellikle mal-mülk derdine düşmüş, duygusal derinlikten yoksun veya toplumsal cinsiyet ayrımcılığını pekiştiren sözler sarf eden figürler olarak resmedilir.
Nermin’in kocasının ölüsüyle yüzleşmesi, aslında yıllarca kaçtığı, bastırdığı ve susturduğu kendi benliğiyle yüzleşmesidir. Film, Nermin’in “Neden gitmedim?” sorusunun cevabını, aşk, bağlanma ve ekonomik bağımlılık gibi karmaşık duygusal ve toplumsal dinamiklerle açıklamaya çalışır. Nermin’in dik duruşu ve kararlılığı, tüm bu baskıya rağmen umut ve özgürleşme ışığı sunar.
Yönetmenlik Bakışı ve Oyuncu Kadrosunun Başarısı
Bana Karanlığını Anlat, özellikle Gizem Kızıl’ın ilk uzun metraj filmi olması ve Aslıhan Gürbüz’ün ödüllü performansıyla Türk sinemasında önemli bir yer edinmiştir.
Gizem Kızıl: Feminist Perspektif ve Tek Mekan Kullanımı
Yönetmen Gizem Kızıl, filmin tek mekan, klostrofobik gasilhane atmosferini, karakterlerin içsel karanlığını yansıtan bir metafor olarak kullanmıştır. Gasilhane, toplumun kadınlara dayattığı sınırlı alanı ve Nermin’in hapsolduğu evliliği temsil eder. Kızıl’ın senaryosu, toplumsal cinsiyet kodlarına başvurmadan, kadın temsilini eril söylemin tahakkümünden kurtararak feminist bir dille ele almasıyla eleştirmenlerden tam not almıştır. Film, dramatik ağırlığını korurken, zaman zaman karakterleri karikatürize eden ironik bir ton kullanmasıyla da dikkat çekmiştir; bu, bazı eleştirmenlerce filmin duygusal derinliğini kıran bir unsur olarak görülse de, hikayenin absürt yanını vurgulamaktadır.
Aslıhan Gürbüz’ün Ödüllü Performansı
Filmin duygusal yükünün neredeyse tamamını omuzlayan Aslıhan Gürbüz, Nermin rolündeki güçlü ve katmanlı performansıyla takdir toplamıştır. Gürbüz, Nermin’in sessiz acısını, birikmiş öfkesini ve nihayetinde özgürleşme arayışını mimikleri ve içten monologlarıyla izleyiciye aktarır. Özellikle kocasının ölüsüne hitap ettiği sahneler, karakterin psikolojik çözümlemesini başarıyla ortaya koymakta ve filmin dramatik yoğunluğunu zirveye taşımaktadır. Gürbüz’ün Altın Koza’da “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazanması, bu performansın gücünün bir kanıtıdır.
Eleştiri: Duygusal Yoğunluk ve Anlatım Mesafesi
Genel olarak olumlu karşılanan Bana Karanlığını Anlat, özellikle karanlık teması, cesur yüzleşmesi ve Aslıhan Gürbüz’ün performansı ile öne çıkmıştır. Ancak bazı eleştiriler, filmin ironik ve gerçekliği bozan unsurlar arasında bir denge kurmakta zorlandığını, anlatımın bazen seyirciyle arasında bir mesafe yarattığını belirtmiştir. Yine de, filmin “karanlığın duyulmayan sesi” olma çabası, Türkiye sinemasının kadınların yaşadığı şiddet ve baskıyı ele alan önemli ve özgün yapımlarından biri olarak konumlanmasını sağlamıştır. Bana Karanlığını Anlat, izleyicisini sadece bir dram izlemeye değil, aynı zamanda kişisel ve toplumsal bir yüzleşmeye davet eden güçlü bir sinema deneyimidir.



