DramKomediKorku

Çirkin Üvey Kardeş

Kategori: Dram, Komedi, Korku
Yayın Tarihi: 2025 (Sundance Prömiyeri: 23 Ocak 2025 / Norveç Vizyon: 7 Mart 2025)
Oyuncular: Lea Myren (Elvira), Thea Sofie Loch Næss (Agnes), Ane Dahl Torp (Rebekka – Üvey Anne), Isac Calmroth (Prens Julian), Flo Fagerli (Alma)
Dil: Norveççe (Orijinal), Danca, Lehçe, İsveççe
Film Süresi: 1 saat 49 dakika
Yönetmen: Emilie Blichfeldt

 Çirkin Üvey Kardeş: Külkedisi Masalının Karanlık, Grotesk ve Feminist Yeniden Yazımı

Danimarka, Norveç, Polonya ve İsveç ortak yapımı olan “Çirkin Üvey Kardeş” (Orijinal adı: Den stygge stesøsteren), yönetmen ve senarist Emilie Blichfeldt’in ilk uzun metraj filmi olup, sinema dünyasında çarpıcı ve rahatsız edici bir çıkış yapmıştır. Klasik Külkedisi (Cinderella) masalını alarak, odağı hikâyenin güzellik standardına uymayan ve arka planda bırakılmış figürüne, Elvira’ya çeviren bu yapım, dram, kara komedi ve beden dehşeti (body horror) türlerini cesurca harmanlar. Film, daha Sundance ve Berlin Film Festivalleri’ndeki prömiyerlerinde bile eleştirmenlerden büyük övgü almış ve modern güzellik mitoslarını, kadın rekabetini ve statü saplantısını radikal bir dille eleştirmesiyle adından söz ettirmiştir.

Rotten Tomatoes’ta yüksek bir puan elde eden film, zarif, stil sahibi ve mide bulandırıcı olarak nitelendirilmiş; güzellik uğruna ödenen acımasız bedeli izleyicinin iliklerine kadar hissettirmeyi amaçlamıştır. Blichfeldt, bu grotesk peri masalı uyarlamasıyla, kadınların toplumsal baskılar ve erkeklerin sığ beğenileri yüzünden ne kadar ileri gidebileceğini, bazen sözcüklerin bile yetersiz kaldığı görsel bir dille sorgulamaktadır.

Güzellik Acımasız Bir İştir: Elvira’nın Beden Dehşeti Dönüşümü

“Çirkin Üvey Kardeş”in temel konusu, güzelliğin acımasız bir iş olduğu ve sosyal statünün sadece evlilik yoluyla kazanıldığı hayali bir peri masalı krallığında geçmektedir.

 Elvira ve Agnes: Rekabetin Kanlı Yüzü

Filmin başkarakteri Elvira (Lea Myren), inanılmaz güzel üvey kız kardeşi Agnes (Thea Sofie Loch Næss) ile acımasız bir rekabetin ortasındadır. Elvira, ne kadar çabalasa da, doğal güzelliği ve zarafetiyle baloların ve erkeklerin gözdesi olan Agnes’in gölgesinde kalır.

  • Prens ve Statü Saplantısı: Elvira’nın tüm mücadelesi, krallığın yüksek statülü bekarı Prens Julian’ın (Isac Calmroth) dikkatini çekmek ve dolayısıyla kendisine saygın bir yer edinmek üzerinedir. Prens’in ise genç kızlarla ilgili sığ sohbetleri ve karakterinin iğrençliği, filmin erkek figürüne ve güzellik takıntısına getirdiği çarpıcı eleştirinin merkezindedir.
  • Üvey Anne Rebekka: Üvey anne Rebekka (Ane Dahl Torp), kocasını kaybetmiş ve hayatta kalmak için kızlarını iyi bir aileye evlendirmeye odaklanmış bir karakter olarak sunulur. Orijinal masaldan farklı olarak, Rebekka’nın hırsları, kızlarını sadece sosyal merdiveni tırmanmak için bir araç olarak görmesine neden olur.
  • Radikal Önlemler: Elvira, çaresizlikten ve güzellik standartlarının yarattığı acımasız baskıdan kurtulmak için, prensin dikkatini çekebilmek adına her yolu deneyecektir. Bu “her yol”, filmi beden dehşeti (body horror) türüne yaklaştıran, mide bulandırıcı ve tüyler ürpertici bir dizi dönüşümü içerir.

 Tekinsiz Bir Hikaye: Haz ve Gerçeklik Arasındaki Çatışma

Filmin en çok tartışılan yönü, Elvira’nın dönüşüm sürecinde gösterilen gözü kara, kanlı ve cüretkar sahnelerdir.

  • Beden Dehşeti Unsurları: Elvira’nın diş tellerini çıkarması, burun estetiği yaptırması, kirpiklerinin dikilmesi ve özellikle de Külkedisi masalının ikonik anına bir gönderme yaparak, ayakkabıya sığmak için ayak parmaklarını kesmeye çalışması gibi sahneler, izleyicide yoğun bir huzursuzluk ve tiksinti yaratır. Bazı festival izleyicilerinin bu sahneler nedeniyle salonda fenalık geçirdiği, filmin görsel ve psikolojik etkisinin ne denli güçlü olduğunun bir kanıtıdır.
  • Psikanalitik Okuma: Filmin temaları, Freud’un “tekinsiz” (uncanny) kavramıyla ilişkilendirilir. Elvira’nın güzellik uğruna kendi bedenine uyguladığı vahşet, izleyicinin tanıdık olanın bir anda korkutucu hale gelmesi deneyimini yaşamasına neden olur. Bu, güzellik standartlarını yerine getirmenin maliyetinin sadece mecazi değil, aynı zamanda fiziksel bir acı olduğunu gösterir.

 Sanatsal Üslup, Feminist Eleştiri ve Sinema Dili

Emilie Blichfeldt’in yönetmenlik çıkışı, güçlü bir sanatsal vizyon ve keskin bir toplumsal eleştiri taşımaktadır.

 Sinematografik Stil ve Estetik

  • Gotik Estetik: Film, dönem, mekanlar, kıyafetler ve saç stillerine büyük önem vererek, gotik ve masalsı bir sinematografik atmosfer yaratır. Kostüm tasarımcısı Manon Rasmussen‘un çalışmaları ve görüntü yönetmeni Marcel Zyskind‘in (Danimarkalı-İsveçli) estetik kadrajları, filmin görsel kalitesini yükseltir.
  • Kara Komedi Tonu: Ciddi ve rahatsız edici temalarına rağmen, film kara mizahı kullanmaktan çekinmez. Elvira’nın absürt durumu ve Prens Julian gibi karakterlerin iğrençliği, filmin yer yer cüretkar bir komediye kaymasına izin verir.
  • Akıcılık ve Ritme Dair Eleştiriler: Bazı eleştirmenler, görsel düzlemde başarılı olan filmin senaryosunun zaman zaman tembelce olduğunu ve akıcılıkta bazı sorunlar yaşadığını belirtmiştir. Ancak genel kanı, özgün vizyonun bu teknik eksikliklerin önüne geçtiği yönündedir.

 Güzellik Standartlarına Feminist Bir Eleştiri

“Çirkin Üvey Kardeş”, sadece bir korku filmi veya masal uyarlaması değil, aynı zamanda kadınların toplumdaki yeri, statü ve güzellik için ödenen bedeller üzerine yapılmış güçlü bir feminist yorumdur.

  • İlişki Kurulabilir Kahraman: Film, Külkedisi’nin mükemmeliyetçi figürü yerine, güvenlik ve kabul görmek için çabalayan, kusurlu ve daha ulaşılabilir olan üvey kardeşi merkeze alarak, özellikle kadın izleyicilerin güzellik kaygıları ve içsel çelişkileri ile daha derin bir bağ kurmasını sağlar.
  • Gerçekliğin Acımasızlığı: Film, güzellik standardını yerine getirmenin sağlık, zeka ve hatta insanlık pahasına nasıl bir saplantıya dönüşebileceğini gösterir. Finaldeki bazı ironik durumlar (Agnes’in aşkını bırakıp prensle evlenmesi gibi), statü ve gücün ne denli boş ve tatmin edici olmayan amaçlar olduğunu vurgular.

“Çirkin Üvey Kardeş”, Emilie Blichfeldt’in cesur ve etkili bir ilk uzun metraj denemesi olarak, klasik masal kalıplarını radikal bir bedensel ve toplumsal korkuya dönüştürmeyi başarmıştır. İzleyiciyi yer yer gözlerini kapatmaya zorlayan bu film, modern dünyanın güzellik takıntısına dair kalıcı ve rahatsız edici bir eleştiri sunmaktadır.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu