Dram

Derun

Kategori: Dram
Yayın Tarihi: 24 Ekim 2025 (Türkiye Vizyon Tarihi)
Oyuncular: Hatice Aslan (Marife), Furkan Andıç (Ateş / İlyas – Gençliği), Güven Kıraç (Yahya), Esra Erdemir, Furkan Kalabalık
Dil: Türkçe (Orijinal)
Film Süresi: 1 saat 34 dakika (94 dakika)
Yönetmen: Müge Uğurlar

 DERÛN: Öfke, Aşk ve Mevlana’nın İzinde Bir İçsel Yolculuk

“Derûn” (Kelime anlamı: İç, Derinlik), yönetmenliğini Müge Uğurlar’ın üstlendiği, senaryosunu Makbule Kosif ve Gülsev Karagöz’ün kaleme aldığı, Türk sinemasının duygu yoğunluğu yüksek dram filmlerinden biridir. Film, sadece bir aşk hikayesi anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda **Mevlana Celaleddin Rumi’nin Mesnevi’sindeki “Padişah ve Cariye Kıssası”**ndan esinlenerek, aşkın, ihanetin ve öfkenin insandaki yolculuğunu, nihayetinde ise ruhların vuslatını sorgulayan derin bir yapımdır.

Hatice Aslan, Furkan Andıç ve Güven Kıraç gibi usta ve popüler isimleri bir araya getiren Derûn, izole bir Karadeniz coğrafyasında geçen ve kırk yıllık bir inzivanın perdesini aralayan hikayesiyle dikkat çekmektedir. Türkiye ve Belçika ortak yapımı olan film, 24 Ekim 2025 tarihinde sinemalarda izleyiciyle buluşmuştur. Filmin müzikleri ise mistik müziğin usta ismi Mercan Dede’ye aittir, bu da yapımın sinematografik ve duygusal derinliğini daha da artırmaktadır.

 Konu: Kırk Yıllık İnziva ve Cenaze İle Gelen Yüzleşme

Derûn filminin konusu, aşk, gurur ve intikam döngüsünden pişmanlık ve affedişe uzanan dramatik bir eksen üzerinde kurulmuştur.

 Marife’nin Yalnızlığı ve Büyük Hayal Kırıklığı

Filmin başkahramanı Marife (Hatice Aslan), altmışlı yaşlarında, Karadeniz’in sisli ve hüzünlü coğrafyasında, dağ başındaki bir evde kırk yıldır tek başına yaşayan bir kadındır. Marife’nin bu zoraki inzivasının nedeni, gençliğinde yaşadığı büyük aşkı ve ihanettir.

Genç Marife, İlyas (Furkan Andıç’ın gençlik sahnelerinde canlandırdığı) adında bir adama delicesine aşıktır ve evlilik planları yapmaktadırlar. Ancak Marife aniden yüzünde çıkan hastalık nedeniyle güzelliğini yitirir. Bu durumu bahane eden İlyas, Marife’yi terk ederek İstanbul’a gider. Marife’nin hastalığı ise aslında, onu gizliden seven Yahya (Güven Kıraç) tarafından, İlyas’ın parlak görünen sahte yüzünü ortaya çıkarmak için kurulmuş ustaca bir oyundur. İhanetin acısı ve yüzündeki izler, Marife’yi dünyaya ve insanlara küstürerek, onu öfke dolu bir inzivaya hapseder.

 Kapı Çalındığında Başlayan Yüzleşme

Marife’nin kırk yıldır süren yalnızlığı, bir kış gecesi kapısının çalınmasıyla kesintiye uğrar. Kapıdaki kişi, Marife’yi terk eden eski aşkı İlyas’ın oğlu Ateş (Furkan Andıç)‘tir. Ateş, babasının cenazesini getirmiştir.

İlyas’ın son vasiyeti, cenazesinin Marife’nin bahçesine gömülmesidir. Bu talep, Marife’nin yıllardır taşıdığı öfke, kin ve bitmemiş aşk duygularını yeniden yüzeye çıkarır. Film, Marife’nin bu vasiyet karşısında yaşadığı içsel fırtınayı ve affetme/intikam ikilemini merkezine alır. Ateş’in gelişi, Marife’ye sadece İlyas’la değil, aynı zamanda kendi gençliğiyle, pişmanlıklarıyla ve gerçek aşkın ne olduğuyla yüzleşme fırsatı sunar.

Mesnevi’den İlham ve Manevi Boyut

Derûn’u sıradan bir dramdan ayıran en önemli özellik, Mevlana’nın Mesnevi’sinden aldığı ilhamdır. Film, Mesnevi‘nin ilk hikayesi olan “Padişah ve Cariye Kıssası”nın modern ve coğrafi bir uyarlamasıdır. Kıssa, sevginin ve nefsin sınavlarını anlatır. Yönetmen Müge Uğurlar’ın ifadesiyle film, “gerçek aşk nedir?” sorusunu sorarken, karakterlerin film boyunca kendileriyle yüzleştiği bir farkındalık ve içsel yolculuk filmi olarak tasarlanmıştır.

Hikaye, bedenlerin kavuşmasının ötesinde, ruhların vuslatının mümkün olup olmadığını araştırır. Filmdeki her karakterin (Marife’nin öfkesi, İlyas’ın kibri, Yahya’nın suskunluğu) kendine özgü bir duygu anatomisi sunduğu ve günün sonunda kişisel gelişim yaşadığı vurgulanmaktadır.

 Sanatsal Dokunuşlar, Performanslar ve Eleştirmenlerin Gözüyle

Derûn, güçlü dramatik yapısının yanı sıra, sinematografik kalitesi ve müzikleriyle de Türk sinemasında kendine özgü bir yer edinmiştir.

 Karadeniz Coğrafyası ve Sami Saydan’ın Görüntü Yönetmenliği

Filmin çekimlerinin yapıldığı Karadeniz coğrafyası, hikayenin duygusal ağırlığını ve Marife’nin inziva halini destekleyen güçlü bir metafor görevi görür. Sisli, sert ve yemyeşil doğa, Marife’nin iç dünyasının yansıması gibidir. Yönetmen Müge Uğurlar, coğrafyanın hikâyeyi inşa etmeye o kadar müsait olduğunu belirtmiştir.

Görüntü yönetmeni Sami Saydan (Annenin Sırrıdır Çocuk dizisinde de Uğurlar ile çalışmıştır), bu coğrafyanın sinematografik gücünü kullanarak, hem karakterlerin yalnızlığını hem de dramatik anların yoğunluğunu vurgulayan estetik bir görsel dil yaratmıştır.

 Mercan Dede Müzikleri ve Usta Oyunculuklar

Derûn‘un derinliğini tamamlayan en önemli sanatsal unsur, dünyaca ünlü sanatçı Mercan Dede’nin bestelediği müziklerdir. Mistik ve modern tınıları harmanlayan Dede’nin müzikleri, filmin manevi ve içsel yolculuk temasına ruh katarak, izleyiciyi karakterlerin duygusal dünyasına çekmekte kritik bir rol oynamıştır.

Oyunculuklar, filmin başarısının anahtarıdır:

  • Hatice Aslan (Marife): Türk sinemasının usta isimlerinden Aslan, 40 yıllık öfkeyi ve kırgınlığı içselleştiren, güçlü ama kırılgan bir kadını canlandırmaktadır. Performansı, filmin duygusal çatısını tek başına ayakta tutmaktadır.
  • Furkan Andıç (Ateş / İlyas): Genç oyuncu, hem geçmişteki vefasız sevgili İlyas’ı hem de şimdiki zamanda babasının cenazesiyle gelen Ateş’i canlandırarak, hem fiziksel hem de duygusal anlamda zorlu bir çift rolün altından başarıyla kalkmıştır. Bu seçim, babanın günahlarının oğulun yüzüyle yansıması gibi çarpıcı bir metafor oluşturmuştur.
  • Güven Kıraç (Yahya): Tecrübeli oyuncu Kıraç, Marife’ye olan gizli aşkı yüzünden dolaylı yoldan hayatlarını değiştiren Yahya karakterine, derinlik ve hüzün katmıştır.

 Eleştiri: Sanat Filmi Lezzeti ve Manevi Derinlik

Derûn, festival yolculuğuna Altın Portakal Film Festivali Uluslararası Yarışma’da aday olarak başlamış ve eleştirmenlerden karakter derinliği ve güçlü sinematografi nedeniyle övgü almıştır.

Olumlu Yorumlar:

  • Duygusal Etki: Film, izleyicinin aşkın neliği, affetme ve pişmanlık gibi evrensel temalar üzerine düşünmesini sağlamasıyla takdir edilmiştir.
  • Görsel Zenginlik: Karadeniz’in melankolik güzelliği, Sami Saydan’ın görüntü yönetmenliği ve Mercan Dede’nin müziği ile birleşerek unutulmaz bir atmosfer yaratmıştır.
  • Usta İşçilik: Hatice Aslan’ın performansı ve yönetmen Müge Uğurlar’ın duygu anatomisine odaklanan vizyonu, filmi kaliteli bir dram örneği yapmıştır.

Olası Tartışmalar:

  • Çift Rolün Riski: Furkan Andıç’ın hem baba hem de oğlu canlandırması, bazı izleyiciler ve eleştirmenler için algısal bir zorluk yaratabilir ve iki karakterin birbirinden bağımsız algılanmasını zorlaştırabilir.
  • Tempo: Bağımsız sanat filmi olarak nitelendirilen yapımın, dram türüne özgü ağır temposu ve yoğun içsel yolculuk anlatısı, gişe filmlerine alışkın izleyici için ağır kalabilir.

Derûn, sadece bir aşk üçgeninin hikayesi değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine yapılan, Karadeniz’in eşsiz fonunda geçen ve Mevlana’nın bilgeliğiyle aydınlanan derinlikli ve duygusal bir sinema deneyimidir.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu