
| Kategori: | Komedi, Kara Mizah,Belgesel |
| Yayın Tarihi: | 6 Kasım 2025 (Sinema) |
| Oyuncular: | Damla Sönmez, Tuğrul Tülek, Hasibe Eren, Selen Domaç, Selen Şenay |
| Dil: | Türkçe |
| Film Süresi: | 1 saat 11 dakika (71 dakika) |
| Yönetmen: | Ceylan Özgün Özçelik |
Hiçbir Şey Normal Değil: Terk Edilmiş Bir Ütopyanın Absürt ve Karanlık Anatomisi
Türkiye sinemasının özgün ve cesur seslerinden Ceylan Özgün Özçelik, son uzun metrajlı filmi “Hiçbir Şey Normal Değil” ile izleyiciyi absürt komedi, kara mizah ve distopik gerçeğin kesiştiği tekinsiz bir yolculuğa çıkarıyor. 6 Kasım 2025 tarihinde vizyona girecek olan bu hibrit film, 1990’ların ihtişamlı günlerini geride bırakmış, siyasetçilerin ve şaşalı yaşamların uğrak noktası olmuş Naturland adlı tatil köyünün çürüyen hafızasını merkeze alıyor.
71 dakikalık kısa süresiyle deneysel bir yapı sunan film, Damla Sönmez, Tuğrul Tülek ve Hasibe Eren gibi usta oyuncuların hayat verdiği kurmaca karakterlerin anlatımları eşliğinde, terk edilmiş bir mekânın bugününden geçmişine sinematik bir geçit açıyor. Hiçbir Şey Normal Değil, bir yandan harikalar diyarı olarak tasarlanmış bir mekânın zamanla nasıl “Overlook Oteli gibi” (filmin yönetmeninin tabiriyle) ürkütücü ve tekinsiz bir distopyaya dönüştüğünü incelerken, diğer yandan tüketim, istismar ve yakın tarih siyasetinin gölgelerine cesurca uzanıyor. Ceylan Özgün Özçelik’in belgesel ve kurmaca türlerini iç içe geçiren anlatım tarzı, bu tuhaf hikayeyi rengârenk bir palet ve psikedelik bir sinematografi ile sunarak, Türk sinema izleyicisine alışılmışın dışında bir deneyim vaat ediyor.
Konu ve Tematik Çözümleme: Sahtelik, Yıkım ve Hafıza İstismarı
Hiçbir Şey Normal Değil, yüzeysel bir komedi olmanın ötesinde, Türkiye’nin yakın geçmişindeki toplumsal ve politik çarpıklıkların bir aynası olarak işlev görüyor. Filmin ana konusu, çürüyen bir mekân üzerinden çürüyen değerlerin resmini çizmektedir.
Naturland: Ütopyadan Distopyaya Mekânın Çöküşü
Filmin tek ve kilit mekânı, bir zamanların en popüler tatil köyü, Naturland. Film, bu “çevre dostu” konseptle kurulan ve Nuh’un Gemisi boyutlarında eğlence alanlarına sahip olan bu otelin, şaşalı günlerinden sonra kaderine terk edilme hikayesini anlatıyor.
Yönetmen Özçelik, oyuncaklı bir sinematografi ile bu terk edilmiş alana yaklaşarak, her mizansene sinen sahteliği ve çarpıklığı vurguluyor. Naturland, filmde sadece bir otel değil; hafızanın, umudun ve büyük iddiaların yıkıma uğradığı bir metafor olarak işlev görüyor. Mekânın cansız hayvan heykelleri, kırık cam parçaları ve çamur sesleri, izleyiciye unutulmaya yüz tutmuş bir hafızanın kesik nefesini hissettiriyor. Film, mekân ile hafıza, tüketim ile yıkım ve devlet ile siyaset arasındaki karmaşık ilişkileri kurarak, bir ütopyanın nasıl distopyaya dönüştüğünü gösteren bir kara masal sunuyor.
Sömürünün Türlü Boyutları: Tüketim ve İstismar Eleştirisi
Film, Naturland’ın absürt hikayesi üzerinden bitmek bilmeyen tüketim kültürünü ve beraberinde gelen istismar zincirini eleştiriyor. Filmin alt metninde, hayvan istismarı, doğa istismarı, emek istismarı ve hafıza istismarı gibi sömürünün farklı boyutları işleniyor.
Özçelik, bu kontrol edilemeyen çarpıklığı resmederken, cansız ve canlı olanın yerlerinin değiştiği tekinsiz bir atmosfer yaratıyor. Gözetim hissi, otelin gözetleyen hayvan heykelleri ve kırık camların yansıttığı sahtelik ile izleyiciye aktarılırken, film ahlaki ve etik değerlerin çürümesini sert ve komik bir dille sorguluyor.
Hibrit Anlatım ve Deneysel Dil
Ceylan Özgün Özçelik, Hiçbir Şey Normal Değil‘i bir hibrit-belgesel olarak nitelendirmiştir. Bu, filmin gerçek bir eko-otelin tarihçesini, tamamı kurmaca olan karakterlerin anlatımlarıyla iç içe geçirdiği anlamına gelir. İzleyicinin “neler gerçek, neler kurmaca” olduğunu tam olarak anlayamayacağı bu anlatım, filmin psikedelik ve tuhaf atmosferini derinleştiren temel unsurdur.
Filmin iPhone 13 Pro Max ile çekilmiş olması ve bu durumun yüksek bütçeli prodüksiyon kaygısının ötesinde bir yaratıcılık arayışına işaret etmesi, deneysel sinema tarafını güçlendirir. Bu anlatım biçimi, yönetmenin ifadesiyle, izleyiciyi daha hızlı düşünmeye ve harekete geçmeye teşvik eden, itirafçı bir yapı taşımaktadır.
Yönetmenlik, Oyuncu Kadrosu ve Sinematik Etki
Film, kısa metrajına rağmen güçlü oyuncu kadrosu, özgün yönetmenlik yaklaşımı ve müzikalitesiyle dikkat çekmektedir.
Ceylan Özgün Özçelik’in Özgün Vizyonu
Yönetmen Ceylan Özgün Özçelik, daha önceki filmlerinde de olduğu gibi diyaloglar, üslup ve didaktizm kaygıları gibi bazı eleştirilere maruz kalsa da, mekânı ve sesi kullanmadaki ustalığıyla övgü toplamaktadır. Hiçbir Şey Normal Değil‘de, ses kullanımı (terk edilmiş alana dair haberler ve otelin pazarlama anonsları), görüntülere muazzam bir derinlik katmaktadır. Filmin karanlık mizahı, rengârenk bir paletle sunulması, Özçelik’in türler arasında cesurca dolaşan sinema dilini yansıtır.
Özçelik, filmi kurgu, ses ve renkte farklı şeyler deneyerek post-prodüksiyon aşamasında zenginleştirdiğini belirtmiştir. Bu süreç, filmin distopik dünyasının sanatsal anlamda soyut ve çarpıcı bir hal almasını sağlamıştır.
Oyuncu Performanslarının Rolü
Filmin kurmaca karakterlerini canlandıran Damla Sönmez, Tuğrul Tülek ve Hasibe Eren gibi isimler, bu absürt hikayeye ciddiyet ve derinlik katmaktadır. Damla Sönmez’in ses tonu ve yönlendiriciliği, filmin deneysel yapısına bir kalite ve tutarlılık kattığı belirtilmiştir. Oyuncular, otelin sansasyonel tarihini izleyiciye aktaran birer “hayalet” görevi üstlenerek, terk edilmiş mekânın tekinsiz atmosferini somutlaştırmaktadır. Bu, gülmenin aslında komik olmadığı, bastırılmış bir tepkinin dışa vurumu olduğu bir absürt tiyatro sahnesine benzer.
Sinema ve Kültürel Miras Üzerindeki Etkisi
Hiçbir Şey Normal Değil, Türkiye yakın tarihinin gölgelerine, yıkımlarına ve geride bıraktıklarına uzanan, yüzleşmeye teşvik eden bir filmdir. Film, sadece eğlence değil, aynı zamanda “geçmişte nasıl yaşamadığımızı hatırlatmak” ve “başka bir hayali mümkün kılmak” gibi iddialı bir misyon üstlenmiştir. 71 dakikalık kısa metrajı, onu hem festivallere uygun hem de deneyime odaklı bir yapım haline getirmektedir.



